Özel Arama

   
  Daglarca
  sustum
 
...уαℓиızℓığıмα İℓişмє...!

 



 
 

 

!...уαℓиızℓığıмα İℓişмє...!

 Susmak; bağırışın –ki ağzımdan dökülmeden- diğer anlamı oldu.
Tanrı ihanetler sundu.
Her ihanetin açıklaması vardı ve her ihanetin açıklaması sır gibi gizli iken, yarım yamalak bırakıp gidişinin anlamı var mıydı bilemiyorum… ''giden sendin... Ben kalan pozisyonda değildim yalnız''

Gidişlerime güvenirdim.. çünkü şımartıldım çoğu kere. Senin tarafından değil. İnsanlar vardı çevremde.. beni ıssız yerimden yakalayan. Görüp de kaçtığım. Adını koyamadığım duruşlarımda kendimi şaşakalmış halde izlerken yakaladım çoğu kere. Sustum… şaşırdım… kaçtım… ama senden değil.
Benim de ihanetlerim oldu arada.. (ne fark ederdi ihanetin sayısı.. ) garip olan ihanetleri eşit tutamadım. Belki içinde bulunduğum yoğunluğun tarifi olmazken kendimi haklı buldum. Senin ihanetinin acı olan yönü gözle görülür olması ve somut olmasıydı. Benim ihanetlerim içten.. gizli… sinsi… ruha hitap ederdi. Bana sorulsa böyle bir soru? Dense ki? İhanetin büyüğü ruha işlenen mi.. yoksa somut gözle görünen ten dansı mı diye? ruha işlenen en büyüğü.. sen şanssızsın aslında. Ben şanslıyım. Ama bilmediğim o kadar çok kelime var ki senin yaşamın.. yaşadıkların… düşlerin…. Düşündüklerin… beyninden dökülen ağız oyunların…… bilmediklerim binlerce yıllarca hatta bin yıllarca süregelen tarihsiz fısıldamalar……..

Aptallıklarımı izlemek acı.. insanın kendine acıması daha bir acı… düşünüyorum da.. güven? Evet güvenin karşılığı, genişliğin karşılığı, hak etme pozisyonunun karşılığı hiç bir zaman yok..

Sana adım atışımın karşılığı sen değilsin. Senden dolayı gelmiyorum sana. Ne acı değil mi? kendime gider gibi geliyorum sana.. insan aşkı yaşadığı zaman kişiyle alakasızmış özünde. Çünkü insan kendine aşık olurmuş kişiyi yaşarken. Seni yaşamak güzel. Yarım yaşamak olsa dahi.. seni suçladığım noktaları tek tek önüme dökerken.. yani avucumda biriktirirken hallerini, suçlayıcı bakmıyorum. Kendime şaşıyorum , neden hala aynı görmek??? Çünkü ben istiyorum, çünkü yaşamak istiyorum seni.? (bana ilgi duyan insanlar şımartırken beni, ben seni şımarttım) kişiliğime, kıskançsızlığıma, baskı uyguladın. Suskunluğumun ırzına geçtin. Bağırışımın sesi yoktu o an. Bağırdıkça ben, suskun susuş susmak gibi hallerde gördün beni. Bağırdım oysa. Hem de deli gibi. Bağırdım yüreğini yırtarcasına.

Bana sığınmalarını özlüyorum aslında.. seni değil.

Yara kaldı şimdi senden bana sade… içime oturdun. Oysa ilişki sadece cinsellik değildi, oysa ilişki sadece sevgi değildi, fedakarlık değildi.. bana dokunuşlarını tek tek içimde biriktirdim. Kelimelerime dokundun çoğu kere…
Bana nasıl baktığının önemi kalmadı. (bazen insan kendine binlerce yalan sunar, yalanları severim. Doğrulardan korkarım belki. Duruşu dik olan yalanları severim) Seni sevmek için azlık-çokluk savaşına girmedim. Şekli önemliydi. Duruşu önemliydi en çok.

İhaneti boynuma astın.. ben de ruhumu. Neremde saklıyayım gizlemesi cidden zor. .

Bana gelişlerini çocukların bayram sevinci gibi dizdim kendime.. hiç alakasız an larda kokun geldi yaslandı, kokun ihanet etti bana.. ellerine gizliden baktım çoğu kere, sen farketmedin. Gülüşlerine asıldı yüzümdeki asılsız duruşlar.

Kaçıyorsun benden… sen ki en başta benim kaçtığımı ifade eden sen. Benden kaçıyorsun.. çünkü biliyorum seni. Seni bilmek, içini bilmek, içinde gezmek.,. içini ezmek,.. içinde sereserpe uzanmak, içinde ayak izimi barındırmak… içini en tedirgin anlarda yüzüne vurmak gibi beynime yazdım. Somut olanları göremedim. Gerçek olanları göremedim. Bir güvendir tutturdum insanlar aptalsın derken…
Beceriksizim ben.

Seni yaşamak güzel.. senin için gelmedim sana. Bana sığınmalarını özledim ondandır…
Yüzüne değmeyi özledim.. yüzün ihanet ederdi. Ama gözlerin bu kadar zulüm etmezdi en azından bunu bilirdim.
Şaşkınlıklarından yakaladım seni. Kendini ele verişin nasıl da netken. Ben belli etmedim şaşkınlıklarını.
İçinin sokaklarında rastlaştığımız an larda, boynun hep büküktü.
Yalan dersen
İnanmam
Ben de kendimi yetim hissediyorum bu aralar.. boynu bükük bıraktı ihanetin.

“Gidiyorum senden” dedim kendime.. sen çıkageldin. İçimin uçurumunda yakaladın beni.. her gidişimde yakaladın.
Seni yaşamak güzel… sana senin için gelmedim.
Dedim ya bana sığınmalarını özledim ondan...

(Binlerce kelime birikti içimde. Ağzımı açsam koca bir suskunluk. Ben ihanet ettim kendime.. hem yapacak bir sürü işim var, daha hüzünlerimi yıkamam gerek, baharı beklemem gerek üşümek için
.)





Sevmek bazen bildiğin halde her şeyi susmakmış..
Seni darmadağın edecek her şey olup bitmiş..
Yapılıp edilmiş olduğu için sevdiğince..-dileyemediğin için olmamasını da hani-
Sadece susmayı dileyip susmayı yaşamakmış..


Sessiz onurlu bir direnişmiş aslında bu suskunluk..
Fırsat vermekmiş karşındakine
Her insanın ikinci bir şansa ihtiyaç duyacağını..
Bilmenin farkındalığı ile..
Soluksuz uzun bir bekleyişmiş..
Bir şekilde telafi edilsin diye yapılan hatalar..
Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir...
Diyerek yüce gönüllülük göstermekmiş..

Ya da..
Hata değil de yapılanın..
Bitişini gösterdiğini bir aşkın..
Yaşanılamazlığını ortaya çıkardığını sevginin..
Anlamamak için umutsuz bir geciktirme çabasıymış..
Yüce gönüllülüğün ardına saklanan ..



Kıyamamakmış sevdiğine onun tüm yok edişlerine rağmen..
Acıtan inciten dalların budanması yerine..
Batmasına izin vermekmiş gönlüne..
Vazgeçilemezinden kopmamak için..Onun senden çoktan vazgeçtiğini bilsen bile..
Ezen yok eden yakan bir suskunlukla beklemekmiş ..



Sevmek aslında sineye çekmekmiş biraz da...
Hatta birini kandırmak değil bilerek kanmaktır aşk diyenlerin..
Ne kadar doğru söylediğini yaşayarak öğrenmekmiş..

Sevmek bir kere itiraf edildiğinde..
Darağacına giden yola itilmekmiş sevdiğinin eliyle..
Yağlı ilmeklere kurban edilmekmiş çaresiz ..


Sevmek razı olmakmış vazgeçilmeye bile..
Kanar gibi yapıp her söylenilene -sessiz-
Tutulmayan sözlere katlanmakmış..

Sevmek yanmakmış buzulların arasında..
Sıcak yatağında yalnızlığına sarılarak donmakmış..



Sevmek bazen söyleyecek sözün varken susmakmış...
__________________





tarifi yok seni sevmenin durağı yok özlemenin



sevgikuşağımın yıldızı geceme düşen ayaz soğu gibi seni sevmek özlemek…




susuz çöllerde kalmak gibi zindan karasında sen diye yanmak gibi seni sevmek…



uyuyup senle uyanmak gibi seni sevmek…




ve baharda açan çicek gibi hasretini gözlerine toprakçasına kök salmak gibi etrafını sarmak her dalına kurban olmak gibi soldurmadan solumak gibi seni sevmek ve özlemek





sevmek sana verdigim degerdir ey sevgili



bir hic gibi kaybolmak yolunda



sevginle serpilen gonca güldür yüregim



actirmakta senin elinde soldurmakta






40 Çığlığıм вoğazıмı ĸeѕтι, ĸana(ya)мadı

-+-( ♥)-+- Çığlığıм вoğazıмı ĸeѕтι, ĸana(ya)мadı +-( ♥)-+-




her şeye susuyorum artık
susuzluğum dilimin ucu kemiksiz
ölümlerden ölüm beğendim üzerime olmadı




sebebi var elbet bu gözyaşlarının
anlamaya çalışmayın anlayın
bir ressamın tuvalinden düştüm
hiçbir renk kurtaramadı beni
beyazlar giymiş bir duygunun içinde
ismim sırdır artık


- bir kaç ince sızım var görüşlerinize hazırdır üstadım




büyüklerini sevecek kadar zaman verilmedi




arzularıma haber saldım gelmediler
nerede unuttum ateşli bedenimin alfabesini..?
hangi ketum dil yaladı geçti haykırışlarımı..?
size bir sır vereceğim










ve temizle diline biber sürülmüş dudakları
görmüyor musun..? Bana bir şeyler oluyor
bedenimden bir deniz geçiyor
dalgaları göğsüme vurup geri çekiliyor
hangi mevsimin rahminden çıkartacağım başını yüreğimin..?







zehirli bir ihanet aktı yanaklardan
atılan bir imzayla onaylandı unutulduğum
gelinlik bir kız gibiydi düşlerim oysa kaçırıldı
kimlerin yatağında nergis kokusuysa orada kalsın





seni yeniden güldürebilmek için arınacağım bu lekeli acılardan
babamı affettiğim gün sevdalarımı da affedeceğim
soyacağım yüreğimi yeniden ulu orta. Utanmadan
sevişeceğim yeniden kana kana kan(a) madan


sen de biliyorsun ki;




alıntı

Anlatacak çok şeyim var!




Varlığınla yokluğun arasında yalpalıyorum... Her gece yıkıyorum gözyaşlarımla ruhumun sol yanını... Ve susuyorum haykıracağım her harfi...
"Konuş!" desen... Konuşamam ki sevgili... Bilirim dilin konuş derken, yüreğin kaldıramayacak söylediklerimi... Bilirsin sustuklarımın canını acıtacağını... Belki de bundandır durup dururken kaşlarını çatmaların, susup boş gözlerle bakmaların...
Gözlerinin dolu dolu bakmalarına hasretim...
Ah sevgili...!
Gözlerin... Benimle dolu olduğunu sandığım anlarda bile boşlukta kaybettiğim gözlerin...



/Bekliyorum sevgili... Susma diyeceğin günü bekliyorum...







Hayır , hayır... Bir şey söyleme! Biliyorum seviyorsun beni... Kimseyi sevmediğin kadar çok (!) Bir kez söylemiştin ya hani, gecenin en kör noktasında rüya gibi...
Dinle sadece! Bu sefer kısa cümleler kurmayacağım... Kısa cümlelere hapsetmeyeceğim içimde büyüyen seni...
Yanımda olduğun anların çoşkusunu bastırıyor, sensizliğin boşluğu... Varlığın ışık, ama sensizlik karanlık değil sevgili; sadece ışığın yokluğu... Ben kendimi kısacık senli anlarımın anıları içinde boğuyorum her gece... Sense kim bilir...!
Aynamın karşısına geçiyorum ağlarken... Ağlarken seyrediyorum kendimi... Bu acıyla doyuruyorum ruhumu... Yaşlı gözlerle, akan rimellerimin bıraktığı siyah yollarda arıyorum seni... Söyle sevgili, kaç aşk kendini boğabildi kendi gözyaşlarında...
Bunu da bilme sen!
Bana pervasız atığın her adımda soluksuz koştum sevgili... Her yıkıldığımda, senden habersiz topladım parçalarımı; birleşen parçaların çatlaklarını bile gizleyerek durdum yanında... Söyle sevgili kim güçlü taraf bu aşkta...




Vazgeçmelerim bile vazgeçmekten vazgeçti...








Neden senden duyamadığım her sözü, başkaları fısıldıyor kulağıma (ki her seferinde çarpıp dönüyor benden)... Cevap ver sevgili... Kimin kaç soru hakkı var bu aşkta?
Yine susacağım sevgili... Bol noktalı, kısa cümlelerin arkasına gizleyeceğim kendimi... Noktaların altında susacak bu aşk...



__________________
 

 
Aramızda dağlar var
Aramızda uçurumlar
Yaklaşma yanılırsın
Ben öldüğümü bilirim
Sen yaşadığını sanırsın
Kendini bilmeden daha
Beni tanıyamazsın...

Aşkımdan armağan her satır sana
Maziyi yeniden yaşatsın sana
Nasıl sevdiğimi anlatsın sana
Sana bir sitem var her bir sözümde..

Ayrı yönde akan ırmaklar gibi
Dalından uçuşan yapraklar gibi
Ümitsiz çaresiz aşıklar gibi
Kalbinden aşkımı silecek misin?
Son ümidi yere serecek misin?

Şimdi uzağım belki!
Ama bellimi olur..belki demli bir çay kokusuyla gelirim...belki yağmur olur yağarım şehrine..belkide rüzgarla düşerim önüne ..Sen yeter ki bekle!

Bazen herşeyin özelliğini yitirdiğini düşündüğüm anlarda gözlerin geliyor gözlerimin önüne ve o zaman kendime diyorumki daha yaşamak için çok sebebim var

Anlatacak nelerim var bir bilsen
İçimde ihtilaller kopmuş
Kendimi sürgüne verdim
Mutluluğum çoktan iflas etmiş
İtiraza hakkım yok biliyorum
Seni seviyorum..

Simdi daha iyi anlıyorum ki
Nefes almak degilmis yasamak
sensiz olmak.

Askın oyun olmadıgına inanırsan bir gün
Yoluna yüregini koyanları unuutma
Cabalamak sevmene yeterse seni seven kalpleri kırma.

Ask sevipte ayrı kalmaksa
Sevgilerin sonu hep ayrılıksa
Ömürlerin sonu hep böyle karanlıksa
Al dünya bu askı sende kalsın
 

Susmuşum...
Bir baharın bedeliydi bu...









 






 
 
  Bugün 45 ziyaretçi (55 klik) kişi burdaydı! Sitenizesayac.com  
 
}