Özel Arama

   
  Daglarca
  Yüregimdeki Sen
 
 




 Yetmez mi, Hüzünler Perim yetmez mi?
Sana bir İnşirah Sûresi neşesi
Bana bir Yâsin sessizliği...


 

 Adini Aşk Koydum Senin

Güneşin doğuşu gibi doğuyorsun dünyama.
Doğuşuyla ısıttığı yüreğimin buz sarkıkları damla damla çözülmeye başlayıp,
Her bir damlanın çoğalarak birleştiği, sevgiyle taşan bir şelaleyi andırıyor adeta.

Ayın dünyamızı aydınlattığı gibi,
Zifiri karanlıklardan çıkarıp, ışıklarını saçıyorsun etrafıma.
Öyle büyülü bir ışık ki bu, hayallerin gerçekleşmesi gibi, adını koyamadığım düşünceler gibi, kapımı her an çalacak beklenen biri gibi ..
Beklenen sen misin ? .
Yoksa aşk mı? ...
Hayır hayır, sen aşkın ta kendisi olmalısın.

Seni beklemek, açılan her kapının ardında seni aramak ..
Çalan her telefona sen diyerek koşmak, yine aramadı diyerek meraklanmak..
Beklenmedik anlarda seni karşımda bulup, mutlulukların en güzelini hissetmek ..
En hüzünlü anlarında, hüznünü kalbimde yaşamak, sevincini sevincim, derdini derdim bilmek .. Doğan her yeni güne, senin için hayır duaları ile başlayıp, "günaydın" diyen sesini duymak için, uykuların en tatlısından uyanmanın sevincini yaşamak ..
Bana bunları hissettirdiğin için..
Bu duyguları yaşattığın için, adını aşk koydum senin,
Sen aşkın ta kendisisin...

Telefonum her çaldığında içim titreyerek "o arıyor" diyorsam..
Her ne kadar ses tonumu ayarlamaya çalışıp,
Hala bunu başaramıyor ve yinede sesimin titremesine engel olamıyorsam...
Bana baktığında, saç diplerimdeki fırtınalara dur diyemiyorsam,
Gözlerine bakarak, denizlerin en derinlerine dalıyor ve bir türlü çıkamıyorsam
Ellerimi, titrek ve bir kor gibi yakıyorsa tenin..
Yüreğimde alaboralar kopuyorsa eğer
Bunu başaran sen misin?.
Yoksa sen aşk mısın?...
Bana bu duyguları yaşattığın ve hayatıma girdiğin için ..
Aşkı yalnız sana yakıştırdığım için
Adını aşk koydum senin ..

Sen aşk olmalısın.





 

 

     Ben seni kocaman bi yürekle sevdim

Ben seni kocaman bi yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimdi olmalıydın, orada kalmalıydın.
Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaparak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim.

Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni böylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlama hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorumlamadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü
sen ölmezliğin ta kendisiydin!
 

    

Kaçtım

Kendimden gelen haykırışları duymamak için.. sessizliğin içindeki sesleri, karanlığın içindeki yüzleri görmemek için.. kaçtım

Baktım

Geriye dönüp baktığımda yitik bir kentin kayıp bir düşü oldum düşlerimin griliğinde kendime baktım.. sisli ve yağmurlu bir havada İstanbul'a bakar gibi baktım

Saklandım

Tüm kelimelerimi yanıma alıp saklandım.. cümlelerimin beni terk etmesine izin verdim kilitli bir kapının ardında herkesten ve her şeyden saklandım

Islandım

Yağan yağmurlar altında şemsiyesiz saatlerce dolaştım ıslandım yağmurla birlikte yağdım avuçlarına yağmurla ıslandım

Sustum

Tüm şiirleri, şarkıları sözsüz bestesiz bıraktım cümlelerimi anlamsız, kelimelerimi çırılçıplak yalnız bıraktım sustum

Döndüm..

Buz tutmuş düşlerim, yaban kalmış gülümseyişlerimle eksik kalan günlerimle yaşanmamış yarınlarıma döndüm

Kaçarken baktığımda saklanan benliğimin yağmurda ıslanışını susmaların ardından gördüm
ve dünüme bu günüme yarınıma döndüm. 



    

Özlüyorum, sessiz ve soğuk gecemde.. Şimdi anlıyorum beklemenin zorluğunu .. Aciz hissediyorum kendimi. Mahsun,saf bir o kadar da temiz ..
Hiçbir şey düzeltemiyor bu halimi.. Camımdan dışarı bakıp, özlem kokuyorum. 'Yalan sevda!' diyorum her seferinde.. Vazgeçiyorum.. Olmuyor.. Tekrar başa dönüyorum. Etrafında dönüyorum duygularımın.

'Al gotür benliğimi' diyorum ardından.. Ne acılar verdin, neler gotürdün BEN'den..

'Git! Ardına bile bakma!' diyesim geliyor..
Ama sen genede git-me..
GeL! Yüreği pamuk şevkatlim.. Aldırma bana.. Dinleme ne diyosam.. Sensizliğin sarhoşluğunda, saçmalamaya başlıyorum işte.. Boşver beni. Sen genede, GeL !



İşte, yine başlıyoruz. Ben gene başladım 'gel'lere. 'Git' demeyi beceremiyorum işte.. Gerçi hangisini desemde, duymuyorsun ya, neyse ...
Dışarda yağmur var. Rüzgarla bulut arkadaş olmuş, haberim yok. Acele yaşanmış bazı sevdalara, acele yağan yağmura soracaklarım var. İstediklerimi gotürmesine karşılık..
Sen izle yağmuru.. İzleyenin de, vay haline ...

Bitiyorum teker teker.. 'Yağmurlar, getirin onu bana!' Gerçi ne desem boşş.. Havada iyice soğumuş. Üşüyorum..Ama soğuk havaya mı, sensizliğin donuk havasına mı, çözemedim henüz..
'Onu bana getirin, hadi yağmurlar!!'

Yıldızım kaydı..
Ömrümün dilediğim tek SEN'i kaydı.. Oysa nasıl bakardım ona.. Kuruttuğum çiçeklerin gibi. Özlemin gibi.. Kaydı gitti işte hayatımdan.
Konuşamıyorum.. Dilim lal olmuş.. Yıprattım kendimi boşuna. Yırtıyorum artık! Konuşmamacasına! Bitiriyorum işte.. Sesimide duymak yok, benliğimi görmekte ..
Sayfaları yırttığım gibi, dilimide yırtıyorum artık..Ömrümü yiyen bir gencin zaferi uğruna..

Uğurlar olsun .


    

En umutsuz kelimelerim dilimin ucunda Seni unutmak için söyleyeceğim yalanlarımı hazırlıyorum Ezberlemeye çalışıyorum yalanlarımı Sensizlik bana ağır geliyor Saçmalamaya başlıyorum

Yüreğimde ki eksikliğin Utanmadan sana acıktırıyor beni Ben sana doyamadım ya
Bundandır belki açlık nöbetlerim

Bir yanlışlığın içinde kaybolmak gibi Ben sen olmadan kendi yanlışlarımın içinde kayboluyorum Yanlışlarım sana dairdi Seni unutamamak ta bir yanlışlıktı

Bütün çareler çaresizleşmişken Ben bir şeylerden çare koparmaya çalışıyordum
Bir küçücük çare…Seni bana getirebilirmiydi bilmiyorum

Yokluğun da hayalinle avunmak Acılar damlatıyordu beynime Acılarım birikiyor
Hayalinle savaş açıyor Yine hayalin galip geliyordu Ben acıyı unutuyorum
Hayalin ise hala gözümün önünde duruyordu


Kalmadı
Mecalim
Seni unutmaya da
Sana kavuşmaya da
Birileri çalsa seni hücrelerimden Koparsalar yüreğimde ki yüreğini Senden bana hiçbir kırıntı kalmasa

Sen benden gideli çok zaman geçti Benim zamanlarım olmadı seni unutmaya
Unutmaya katlanamadı yüreğim
Hasretini sardı yaralarıma durdur dedi kanayan yanlarını Ama durmadı

Yüreğim de çare olamadı kanayan yanlarıma

Oluk oluk akıyordu sensizlik her yerde Ve ben çaresizce seyrediyordum aynada ki acizliğimi
Bana verdiğin acı seni unutturmuyordu içimdeki ateşi daha da alevlendiriyordu
Ve bu alevlerim sıçrıyordu her yana küçük küçük yangınlar çıkarıyordu
Küçük yangınlarım gittikçe büyüyordu Seni bulamıyordum
Yangınlarıma su gibi akman gerekiyordu Ama ben seni bulamıyordum
Yoktun

Sonra sus dedim yüreğime
Sustu
Sanki yorulmuştu

    


Nereye gitsem yanımda götürüyorum sevgimi ve nefretimi...

Her sabah yeniden sayıyorum kaç gündür görüşmediğimizi. Rüyalarımda görüyorum
karşılaştığımız anı, başımı çeviriyorum, bulamıyorum söyleyeceğim kelimeyi...

Nefretimle uykuya dalıp ve sevgimle kalkıyorum. Her sabah yeni bir güne başlasam
da, sensiz yeni bir hayata başlayamıyorum...

Sabahları cebime koyup "iyi ki"lerimi, "keşke"lerimi, pişmanlıklarımı, çıkıyorum
yola, günün bir saatinde "keşke"lerimi alıyorum, başka bir saatinde "
iyi
ki
"lerimi yanıma...

Bir cebimde ise hasretin hala duruyor, yapacak hiçbir şey bulamayınca kalbim bu
yorgun kelimelerden medet umuyor...

Senden gittiğimde sadece yaralandım sandım, aslında ruhum bedenimden ayrılmış,
geriye kalan bir et parçasıymış anladım...

Artık kiminle konuşsam ruhum sendeki gibi havalanmıyor, bugün kiminle tanışsam
kalbim sendeki gibi atmıyor...




Yanımdan geçen herkese sen misin diye bakıyorum, seni gördüğüm anda başımı
çevirip kaçıyorum. Senden uzaklaşmak için sana doğru koşuyorum...

Bir gün ararsan, açmayacağım diye kendime sözler veriyorum, her telefon
çaldığında sen misin diye heyecanlanıyorum. Seni aramamayı cesaret sanıyorum,
aramak mı zor aramamak mı bilmiyorum...

Hiçbir gelen senin yerini doldurmuyormuş, hiçbir giden senin kadar
acıtmıyormuş...

Sensiz bir hayatta da mutluluk yokmuş aslında, yokluğunun acısı sevgimden
büyükmüş aslında...
.


    

Seni, sende, sana rağmen yaşıyorum ben...

Hep sen, benimle tamamlanmış eksiklerine bakıp daha fazlasını isterken, ben sende yeni boşluklar yaşıyorum... Daha çoğunu isterken sen, bense yarımlarında kayboluyorum...

Kaç kez vazgeç dedi bu yürek, kaç kez yolun kenarındaki ormana girip yok olmak istedi... Yaşadığım neydi? Senin varlığını bilmek bile yeterken bana, sende kendimi yok hissetmek, "yok" olduğumdan başka ne düşündürebilirdi ki bana?.. Oysa düşünsene, ne coşku doluydu yüreklerimiz başlarken yeni bir hayata...



Gecelerimizi de, gündüzlerimizi de adamaya hazırdık birbirimizde, koşulsuz, içten ve sımsıcak duygularımızla... Yaşadığımız her an unutulmaz, doyumsuz ve vazgeçilmez olacaktı... Sen bir sonbahar rüzgarında savrulmuş bir gül yaprağı bense taç olacaktım sana... Şimdilerde, kim savruluyor ve kim onu sarmaya çalışıyor karıştırıyorum artık...

Ben bu uykuları, böyle uykuları unutalı çok olmuştu... Acı uykusu, hüzün uykusu, korku uykusu... Bir gece birinin, diğer gece bir başkasının sonsuzluğunda kayboluyorum... Ne garip ki kendimi kuşatma altındaki bir ordunun komutanı gibi görüyorum bu günlerde... Ne çok askerim var bana ihanet eden... Düşmanla savaşmak değil, bu arkadan vuruşlar beni kahreden... Bir beyaz bayrak ve teslimiyet şu anda görünen... Ama çok sürmez esaretim biliyorum, içimdeki bu yenilginin acısı sürse de yıllarca, bir yolunu bulup kavuşurum özgürlüğüme...



Şimdi gitmek zamanı belki, geride yaşanmış yada yarım kalmış anları bırakarak... Sen de tüm ürkekliğinle, tüm hatalarınla, tüm eksiklerinle, tüm haklı gördüğün yanlarınla başbaşasın şimdi...

Hep bir şeyler tamamlanacak değil ya, bu da böyle yarım kalsın...


    



Sen bu kalbi tanıyormusun?

Sadece sana çarptıgını, sensizken parcalandığını ve hasretine dayanamayıp kan agladığını biliyormusun? Hissedebiliyormusun sana olan duygularini, ilk ve son askini, senin icin kopan firtinalarini?
Bu kalp seninle carpiyor...
Sen bu kalbi taniyormusun?
Ne yaptin sen bana? Neden?
Senin yüzünden hic tanimadigim birine asik oldum, ona bütün hayatimi adadim, onun icin agladim, onunla güldüm, bazi geceler hasretine dayanamayip öldüm dirildim ben, hemde o hic tanimadigim biri icin.



Degermi sence bütün bunlara?
Bir gün pisman olup lanet olsun diyecekmiyim bu duygularima?
Yoksa ömrüm boyu mutlu kalip, iyiki asik olmusum´mu diyecegim bu hic tanimadigima?
Sevinecekmiyim onun icin bunlari yasadigima?

Cevab SEN ver bütün bunlara!
Ben kendimi anliyamiyorum dogrusu, hic tanimadigim birine nasil asik oldum ben?
Neyine kandim, o tatlı gülüşüne, masum bakışlarına yoksa samimiyetine mi?

Nasıl bu kadar kolay benim yaşama sebebim oldun sen?

Bu kadar kolaymi bu degerli canin birine böyle baglanmasi, onsuz kendini yarim hissetmesi?
Ben kendimi anlıyamıyorum dogrusu!
Evet bu güne kadar hic bi zaman pişman olmadım, hep cok sanşlı hissettim kendimi seni taıidığım için!

Çünkü sen herkesden farklısınn!!!

Ben senin iyi niyetine, anlayisina ve dürüstlügüne baglandim...
Bu özelliklerini sakin kaybetme, cünkü sadece bunlar seni digerilerinden ayırıyor.


İşte bu benim kalbim, şimdi tanıdınmı??


    




.. hani o gidişlerin var ya... sessizce... suskun ...

 
En acıtanı ne biliyor musun dedi biri...

... hani o gidişlerin var ya... sessizce... suskun ...

... kırılan sen olduğun halde... kendisiymis gibi... hani o arkasına dahi bakmadan gidişleri...
hani senin "o an" "oracıkta" "ancak" arkasından baka kaldığın... anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an varya, hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an...

...o işte...en acıtanı o...



...ama senin orda oldugunu hep bildiğin ...
...ama senin hep hissettiğin...
...ama bir dahası olmayan...
...ama zaten hiç senin olmayan...
...ama senin hep bildiğin...
...ama senin hep hissettiğin...
...ama bir daha sana geri gelmeyecek olan...
...ama buna rağmen
...gelmeyeceğini bile bile senin beklediğin...
...o işte...en acıtanı o...



... sonra o kocaman kocaman, akıp gitmek bilmeyen zaman...
... o durduramadığın an' ın karmaşası tezatlığı...
...kördüğüm oluşu...
... o "acabalarla" , "keşkelerle" dolu soruların ...
... içindeki kısır döngülerin...
... ve o an ...
... hiç bir şey yapamamanın çaresizliği...
... o işte...en acıtanı o...

...belki de sadece çaresizliğin...



    


Arrow Seviyorsam SusmaLıymışın !

 
Yüreğin
yanıp tutuşurken
bir avuç sabahla yıkamak gerekirmiş
O'nsuz yarınları. Güç katan, hayat veren, canım derken sevdama, el olup gitmek kadar yavanmış, yalanmış aşk.

Yalnızlık daha güçlü kılıyor küçük dünyamda beni. Renkli bir yaşamsa güzel görünen, kendi güvenimin kokusu gerçek hayat. Gerek acı, gerek mutluluk, hepsi kendi bahçemde ektiğim tohumlarda sundu bana büyük yüreğimi.



Şans verirken canımı acıttığını, yüzüme gülerken sevdamı kanattığını bilemeyecek kadar kapamışım gözlerimi.
Masallardaki gibi yaşadığımı düşünürken pembe köpükten dünyam damlayarak düştü avucuma dün gece. Hep elimi uzatışlarım geliyor aklıma şimdi.
Kendi hayallerime sarılışlarım, umutları bir bir dizişim yıldızlara yastığımla kavuştuğumda.

Ben O'nun omuzundayken bile yalnızlığımlaymışım ...

Eylül gözler yok artık hazan mevsimimde.

Hayatımın oyununu, hayatımın blöfüyle oynadım ve hayatımla ödüyorum bedelini... ne için ? Hataları üstlenip kendime haklı çıkardım canım dediğimi .. vazgeçmemek, kaybetmemek adına.

OYSA O'nu KAYBETMEKLE KAZANDIM YAŞAMI

Hoşçakal
haketmeyenim...
Ardında neleri sakladığını bilemediğim
gülüşünle
hep mutlu
kal !


 

Sende Gidensin




AŞKI körükleyen benim sen sadece ALEVSİN


HAYALLER kuran benim sen sadeceGÜLENSİN


YIKILAN benim sen sadece GİDENSİN..!!


    













 

 










 
  Bugün 13 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı! Sitenizesayac.com  
 
}